Site icon Kuşadası

Milet Harabeleri

miletos

Milet Harabeleri

Milet Harabeleri Priene Harabeleri ile aynı kaderi paylaşmış antik bir şehirdir.Milet antik şehri Büyük Menderes alüvyonları ile kapanan havzada günümüzde denizden 8km içeride kalmıştır.

Miletos erken dönemde Yunan dünyasının en büyük kentidir.Denizcilik üzerine kendilerine rakip tanımayan Miletos lular özellikle 7. yüzyılda Hellespontos, Propontis ve Euksenios kıyılarında birçok koloni kurdular. Miletos, kolonilerinin toplam sayısı doksanı buluyordu. Miletoslular aynı zamanda coğrafyanın babası olarak tanınırlar. İlk dünya haritasını Anaksimandros çizmiştir. Milet te İlk önce Thales’in adı anılmalıdır. Onun , suyu evrendeki ana madde olarak nitelediğine ve İ.Ö. 585 yılındaki güneş tutulmasını önceden hesapladığını bilinmektedir.

Milet Harabeleri  Ege bölgesinde Büyük Menderes Nehrine yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir.Aydın’in Söke ilçesi Akköy’un 5km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harebe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından deniz doldurulduğu için yaklaşık 10km içeride bir mevkidedir.

Miletos’ta taş devrinden beri yaşam olduğu bilinmektedir.Miletos ve etrafında bulunan adalarda taş devrinde yaşayanlar hakkında arkeolojik delil bulunmamaktadır.Ege Denizi’nin sularının yükselemesine ve Büyük Menderes’in ağzının birkaç kere yer değiştirmesi sonucu bu bulgular bulunamamaktadır. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen bilgilere göre ise Miletos ilk olarak MÖ 3500-3000 yıllarında Cilalı Taş Devri’ni yaşayanların bir yeri olmuştur.

Miletos hakkında yazılı arkeolojik kaynaklar Geç Bronz Dönemi’ne ait olmakta bunlarda Hitit kaynaklıdır. Bu dönemdeki yazılı belgeler Miletos şehrinin o zamanlar bir Hitit şehri olduğunu doğrulamaktadırlar. Miletos şehrinin surlarının da diğer Hitit surlu şehirler planına göre inşa edildiği gösterilmiştir.

Milet Harabeleri   Kent merkezi, tiyatronun doğusundaki düzlüktedir. Bu alçak alan her kış sel altında kalır.Didyma’daki büyük tapınak sayılmazsa Miletos’un en önemli kutsal yeri, Delphinion ya da Apollon Delphinios Kutsal Alanı idi. Onun da geçmişi çok eskilere gidiyordu. Kült, ilk İon göçmenlerince Atina’dan getirilmiştir. Delphinion’da ele geçen yazıtlar içinde İ.Ö. 6. yüzyıla tarihlenenler vardır. Bunlar olasılıkla ilk yerleşmeden taşınmıştır.Birisi avlunun güney yanındaki duvara örülmüştür. Delphinios adı, “yunus” anlamına gelen Yunanca sözcükten türemiştir, yani Delphoi adını açıklamaya çalışan eski bir söylenceye göre tapınağı için rahiplere gereksinim duyan Apollon ufukta bir Girit gemisi görmüş ve bir yunus biçimine girerek gemicileri tapınağın olduğu yere getirmiştir.Günümüzdeki kalıntılar Hellenistik Dönem’de yapılıp, Roma Dönemi’nde değişiklikler geçiren yapıya aittir. Yoğunlukla kullanılan pembemsi taşlar, yapıya özgün bir görünüm kazanmaktadır. Kazılar sırasında ortaya çıkarılan yaklaşık 200 yazıt kentin tarihi açısından büyük önem taşımaktadır.

Milet Harabeleri   İ.Ö.175 ve 164 tarihleri arasında inşa edilen bouleuterion, yani senato binası Miletos’tan günümüze ulaşan en eski yapılardan biridir. Oldukça iyi koruna gelmiş, yarım daire biçiminde bir toplantı salonu ile çok hasar görmüş bir ön avludan oluşur. Ön avlunun ortasında dikdörtgen biçimli bir yapının temelleri ortaya çıkarılmıştır. Son araştırmalar bu yapının Roma Dönemi’nde Miletos gibi bir kentin yerel hükümeti ile yurttaşların imparatora karşı duymak ve imparator kültü bağlamındaki tapım ve törenlerle kesin kurallara oturtmak zorunda oldukları sadakat arasında sıkı ilişkiler bulunduğunu göstermektedir.

Senato binasının karşısında kente su dağıtımını sağlayan nymphaion vardır. Ancak mevcut kalıntılar bir zamanlar güzel ve zengin bir görünüm sergilediği anlaşılan bu yapıyı yeterince tanıtacak düzeyde değildir. Bugün göze çarpan kemerli üç nişin üzerinde, yapıya arkadan ulaşan su kemerinin beslediği iki su deposunun yer aldığı anlaşılır.Bu depolarda biriken su hem kanallarla kentin çeşitli yerlerine dağıtılmış hem de nymphaionun önündeki büyük havuzda toplanmıştır. Havuz geride sütunlar, nişler ve heykellerle süslenmiş üç katlı bir cephe, iki yanda da iki katlı sütunlu galeriler ile sınırlanmıştır. Zengin süsleme, kazıda ortaya çıkarılan bazı parçalar dışında, yok olmuştur.

Tiyatronun yanı sıra Miletos’taki en iyi korunmuş yapılardan biri de Faustina Hamamlarıdır. Söz konusu Faustina, bu adı taşıyan iki imparatoriçe içinde, Genç sıfatıyla nitelenen Faustina olmalıdır. İmparator Marcus Aurelius’un eşi, başkalarının parasını savurganca harcamasıyla ünlüdür. Miletos’taki Faustina Hamamları, Roma tarzında hamamların eklendiği bir gymnasion ile yanındaki stadiondan oluşan bir komplekstir. Bu kitabın kaleme alındığı sırada bir tarla durumunda olan palaestranın doğusundan yapının ana bölümüne girilir. Milet Harabeleri   Kuzey-güney doğrultulu, ince uzun ir plan gösteren bu bölümün iki yanı boyunca küçük mekanlar sıralanmakta, kuzey ucu ise apsisli bir salon ile sona ermektedir. 1 no.lu salonda Apollon ve Mousaları betimleyen heykeller ortaya çıkarılmıştır. Bu durumda buranın bir ders ya da konferans salonu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. 2 no.lu kısımdaki küçük mekanlar ise belki küçük birer derslik ya da tartışma yeridir. Güney uçtakiler hamama girmek isteyenlerin giyinip soyunmalarına yaramış olabilir. 1 ve 2 no.lu bölümler birlikte ele alındığında, Ephesos’taki Çift Kilisesi’nin öncülü olan Mouseion ile benzerlik hemen göze çarpacaktır

Bu bölümü doğu ve güneyden sınırlayan hamamlar alışılageldiği üzere, çeşitli derecelerde ısıtılmış bir dizi odadan oluşur. Benzer bir uygulama Roma hamamlarının ardılı sayabileceğimiz Türk hamamlarında da karşımıza çıkmaktadır. Planda 3 no.lu mekan soğuk su ile dolu basit bir havuzu içerir. Havuzun bir kenarında, bir dirseğine dayanarak uzanmış bir nehir tanrısı, büyük bir olasılıkla Maiandros heykeli, öbür kenarında da mermer bir aslan heykeli vardır. Su, tanrı heykelinin kaidesinden ve aslan figürünün ağzından havuza akıtılmıştır. İyi korunmuş frigidariumda, heykeller de orijinal konumlarında kalabilmiştir.

Mekanın güneyinde daha küçük bir frigidarium bulunmaktadır. Diğerleri içinde en ılık olan bölüm, tepidariumdur. Doğu kenardaki sıcak su havuzu, mekanı bir ölçüde ısıtır. 5 ve 5a no.lu mekanlar ise sıcaklığı, yani caldariumu oluşturur.

Caldarium, hypokaust sistemi ile ısıtmıştır: Mekanın tabanı yaklaşık 75 cm. yüksekliğinde ayaklar üzerine oturtulmuş ve böylelikle aşağıda oluşan boşluğa, yan taraftaki külhandan çıkan sıcak havanın dolması sağlanmıştır. Caldarium duvarlarındaki nişler arasında bulunan künkler de sıcak hava dolaşımı ile mekanın ısıtılmasına yarar. En sıcak bölüm, hamama gelenlerin ter atıkları sudatoriumdur. Burada sıcak hava dolaşımını sağlayan künkler tüm duvarlar boyunca kesintisiz bir biçimde devam ettirilmiştir. Sudatoriumun kuzey yanı daha sonra bir havuza dönüştürülmüş, burada yıkananların 4 no.lu soğukluğa geçip, bir soğuk banyo aldıktan sonra hamamdan çıkmalarına olanak verilmiştir. Bitişikteki 7 no.lu mekan olasılıkla 6 no.lu mekanın bir benzeridir, ancak burası henüz kazılmamıştır.Milet Harabeleri

Kuşadası’ndan Didim Milet Harabelerine gitmek için bir kaç farklı alternatifleriniz bulunmaktadır.Bunlardan birincisi kaldığınız otellerde bulunan acentalar aracılığı ile size özel bir tur hazırlayabilirler.Tarihi hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanız için tavsiye ederiz.Bunun dışında Kuşadası’ndan Didim Milet Harabelerine giden Kuşadası Taksi ler ile uygun fiyatlar ile gidip gelebilirsiniz.Zamanım bol çevreyi’de gezmek ve daha hesaplı gitmek istiyorum der iseniz.Önce Kuşadası’ndan Söke’ye giden dolmuşlara bineceksiniz.Söke son durakta indikten sonra yine Söke Didim arası çalışan dolmuş minibüsler ile Didim Milet Harabelerine ulaşabilirsiniz.Böyle bir yolcuk size yaklaşık 2.5 veya 3 saat kadar zaman kaybettirecektir.Araç ile Kuşadası’ndan yaklaşık 40dk lık bir yolculuk ile ulaşabilirsiniz.

Yaz Aylarından Gidiyorsanız
Güneş Gözlüğünüzü / Güneş Kreminizi
Taşlarda Kaymayan Lastik Spora Ayakkabı Giymeyi
Açık Renk Bol Kıyafetler Giymeyi Unutmayın

 

5/5 - (1 vote)
Exit mobile version